20-21 Nisan Saat 20.00 de Bahçelievler - Yeni Sahne de..
20-21 Nisan Saat 20.00 de Bahçelievler - Yeni Sahne de..
Televizyon ve sinema dünyasının sevilen oyuncusu Günay Karacaoğlu, tek kişilik komedi “Basit Bir Ev Kazası” oyunuyla tiyatro seyircisiyle buluşuyor. Murat İpek’in yazıp yönettiği “Basit Bir Ev Kazası”, hayatında gerçekler ve hayalleri arasında gelgitler yaşayan, aradığı aşkı bulamamış bir ev kadınının yaşadıklarını ve kurduğu hayal dünyasında mutluluğu arayışını anlatılıyor. “Basit Bir Ev Kazası” oyununun prömiyeri, 15 Şubat Cuma akşamı 20:30’da, Muammer Karaca Tiyatrosu’nda yapılacak.
“Basit Bir Ev Kazası” oyununda Günay Karacaoğlu’nun canlandırdığı “Songül” karakteri her kadının günlük yaşamında zaman zaman aklından geçenlere, düşlerine, isteklerine dair dile getiremediklerini cesurca dile getiriyor. Kadınların, aşka, evliliğe, aile kavramına ve genel olarak hayata bakışına bir ayna tutuyor. Bunu yaparken kimi zaman güldürüyor, kimi zaman hüzünlendiriyor.
En son “Bana Mastikayı Çalsana” oyunuyla tiyatro sahnesinde izlediğimiz Günay Karacaoğlu, “Basit Bir Ev Kazası” oyununda kara mizah öğelerini kullanarak eğlenceli bir dille kadınların dünyasına hem kadınlara hem de erkeklere anlatıyor.
İki perdelik komedi oyununun dekor ve sahne tasarımı Barış Dinçel, müzikleri Çiğdem Erken tarafından hazırlandı.
“BASİT BİR EV KAZASI”
Eğer kocanız 15 yıldır kapıdan hep aynı şekilde giriyor, hep aynı yere çantasını bırakıp klozetin kapağını 15 yıldır açık bırakıp fermuarını koridorda çekiyorsa, hele birde evliliğinizi “Eh! Artık zamanıdır…“ diyerek yapmışsanız emin olun siz de ziyan ve zebil ( ! ) olmuş kadınlar kulubüne üyesiniz.
Aslında Songül, hepimiz kadar cesur aynı zamanda hepimiz kadar ürkek. O en az bizim kadar gerçekçiyken, Merzifon saat kulesinin dibinde romantik bir buluşma hayal edecek kadar da ayakları yerden kesik.
Doğal olarak aşksız bir hayatı yaşanmış saymayan Songül, savrulduğu Brezilya dizilerinden, bizi yazmaya çalıştığı romanın kıyılarında dolaştırıp, kara mizah bir kahkaha tufanına götürüyor. Onun kendini aşma serüveni aslında yaşadığımız toplumun kendini aşma serüveninden de çok farklı değil.
Bu nedenle Songül hayatına bizim için komik bir pencere açarken, aşk romanında “Genç ve güzel kadın kırılan gururunu ve onurunu bir kenara bırakıp İspanya’dan Merzifon’a uzanan çileli dans hayatını düşündü.” Hayal ettiklerini hatırladı ve kendi kendine dedi ki. “Artık ben iyi ve muhteşem sevgililer hayal etmeyeceğim. Çünkü bu hayaller sonra hayalete dönüşüyor“ demeyi de ihmal etmiyor.